İnsanlar yağsız beslenmek için elinden geleni yapsa da bazı yağlar var ki onlar bırakın zararlı olmayı öyle gerekliler ki bu yağları yeterince alabilmek için insanlar her yola başvuruyor. Buna en iyi örnek Omega-3. Bu yağ asidi bütün hücrelerinizin yapısında bulunuyor ve en çok da beyninizde yoğunlaşmış durumda. Omega-3 bulunduğu dokularda hücrelerin sağlığı için kritik bazı işlevleri olan bir madde ve beyindeki faydası bunun biraz daha ötesine geçiyor çünkü düşünmenizi sağlayan sinir hücreleri arasındaki bağlarda omega-3 derişimi yüzde 30’un üzerinde. Yani beyniniz omega-3’ten oluşuyor.
Bu anlattıklarımız sizi etkilememiş olabilir çünkü nasılsa çoğumuzun vücudunda istemediği kadar çok yağ var ve beyin hücreleri için gereken yağ asitlerini vücudumuz karın çevresinde çekip alabilir. Böyle mi düşünüyorsunuz? Ne yazık ki işler o kadar basit değil. Omega-3, diğer yağ asitlerinden biraz farklı ve vücudunuz diğer yağ asitlerini omega-3’e dönüştüremiyor. Bu durumda tek çözüm omega 3 içeren besinler oluyor.
Peki omega 3 nelerde var? Bu soruya kısaca yanıt vermek gerekirse şu besin gruplarını sayabiliriz: Balık, ceviz, chia tohumu, keten tohumu ve keten yağı; omega-3 açısından en zengin birkaç yiyecek grubu. Omega-3 bunun dışında az bir miktar otlayarak büyümüş hayvanların eti, sütü ile serbest gezerek büyümüş tavuk yumurtasında var. Çok az ve hatta eser diyebileceğimiz oranlarda yeşil yapraklı sebzelerde bulunuyor. Bazı sakatatlar da omega-3 bakımından özel bir zenginliğie sahip. Mesela dana beyninde çok omega-3 var. Bununla birlikte ciddi bir omega-3 eksikliği içindeyseniz tavsiyemiz az miktarda omega-3 barındıran gıdalara rağbet etmek yerine en başta saydığımız balık eti ile çok omega-3 içeren birkaç bitkiyi tercih etmeniz. Bu arada bir başka sorun ise şu: Hangi Omega-3?
Beslenme konusunda bilginiz hiç yokken herşey çok basit gözükür. Oysa bilgileri sorgulayıp yeni şeyler keşfetmeye başlayınca hiçbirşeyin göründüğü gibi olmadığını farkeder ve bilgisizliğinizi özlersiniz. Omega-3 için de böyle bir durum söz konusu. İş sadece bol omega-3 almakla çözülmüyor. Hangi omega-3 çeşidi aldığınızda önemli. Neden bahsettiğimizi açıklamak için şunu belirtelim ki beyninizdeki omega-3 tamamen DHA’dan ibaret. DHA da nedir, diye hayretle sorduğunuzu duyar gibiyim. DHA, dokosaheksaenoik asit’in kısaltması ve omega-3’ün sadece hayvansal gıdalarda bulunan bir türünü ifade ediyor. Her ne kadar vücdunuz keten tohumu ve cevizden aldığınız omega-3’ü bir miktar DHA’ya dönüştürme kabiliyetine sahip olsa da bu dönüşüm bir yere kadar ve eğer hiç balık yemezseniz beyninizdeki bağlantıların paslanması kaçınılmaz.
Bir saniye! Sakın gidip de keten tohumu paketini çöp kutusuna atmayın. Onunla işiniz bitmedi ve ona hala ihtiyacınız var. Her ne kadar keten tohumu DHA ihtiva etmese bile bazı özellikleri onu çok iyi bir omega-3 kaynağı yapıyor. Mesela, keten tohumu neredeyse yüzde 25 omega-3’ten oluşuyor ve balıklarda bu oran yüzde 2,5’i asla geçmez. Ayrıca keten tohumundaki omega-3 az da olsa DHA’ya dönüştürülüyor yani keten tohumu yiyince vücudunuzdaki DHA artacak. Son olarak bitkilerdeki Omega-3 de kendi başında bazı özel faydalar sağlıyor olabilir ve bu konudaki araştırmalar henüz devam ediyor.
Bu anlattıklarımız sizi etkilememiş olabilir çünkü nasılsa çoğumuzun vücudunda istemediği kadar çok yağ var ve beyin hücreleri için gereken yağ asitlerini vücudumuz karın çevresinde çekip alabilir. Böyle mi düşünüyorsunuz? Ne yazık ki işler o kadar basit değil. Omega-3, diğer yağ asitlerinden biraz farklı ve vücudunuz diğer yağ asitlerini omega-3’e dönüştüremiyor. Bu durumda tek çözüm omega 3 içeren besinler oluyor.
Peki omega 3 nelerde var? Bu soruya kısaca yanıt vermek gerekirse şu besin gruplarını sayabiliriz: Balık, ceviz, chia tohumu, keten tohumu ve keten yağı; omega-3 açısından en zengin birkaç yiyecek grubu. Omega-3 bunun dışında az bir miktar otlayarak büyümüş hayvanların eti, sütü ile serbest gezerek büyümüş tavuk yumurtasında var. Çok az ve hatta eser diyebileceğimiz oranlarda yeşil yapraklı sebzelerde bulunuyor. Bazı sakatatlar da omega-3 bakımından özel bir zenginliğie sahip. Mesela dana beyninde çok omega-3 var. Bununla birlikte ciddi bir omega-3 eksikliği içindeyseniz tavsiyemiz az miktarda omega-3 barındıran gıdalara rağbet etmek yerine en başta saydığımız balık eti ile çok omega-3 içeren birkaç bitkiyi tercih etmeniz. Bu arada bir başka sorun ise şu: Hangi Omega-3?
Beslenme konusunda bilginiz hiç yokken herşey çok basit gözükür. Oysa bilgileri sorgulayıp yeni şeyler keşfetmeye başlayınca hiçbirşeyin göründüğü gibi olmadığını farkeder ve bilgisizliğinizi özlersiniz. Omega-3 için de böyle bir durum söz konusu. İş sadece bol omega-3 almakla çözülmüyor. Hangi omega-3 çeşidi aldığınızda önemli. Neden bahsettiğimizi açıklamak için şunu belirtelim ki beyninizdeki omega-3 tamamen DHA’dan ibaret. DHA da nedir, diye hayretle sorduğunuzu duyar gibiyim. DHA, dokosaheksaenoik asit’in kısaltması ve omega-3’ün sadece hayvansal gıdalarda bulunan bir türünü ifade ediyor. Her ne kadar vücdunuz keten tohumu ve cevizden aldığınız omega-3’ü bir miktar DHA’ya dönüştürme kabiliyetine sahip olsa da bu dönüşüm bir yere kadar ve eğer hiç balık yemezseniz beyninizdeki bağlantıların paslanması kaçınılmaz.
Bir saniye! Sakın gidip de keten tohumu paketini çöp kutusuna atmayın. Onunla işiniz bitmedi ve ona hala ihtiyacınız var. Her ne kadar keten tohumu DHA ihtiva etmese bile bazı özellikleri onu çok iyi bir omega-3 kaynağı yapıyor. Mesela, keten tohumu neredeyse yüzde 25 omega-3’ten oluşuyor ve balıklarda bu oran yüzde 2,5’i asla geçmez. Ayrıca keten tohumundaki omega-3 az da olsa DHA’ya dönüştürülüyor yani keten tohumu yiyince vücudunuzdaki DHA artacak. Son olarak bitkilerdeki Omega-3 de kendi başında bazı özel faydalar sağlıyor olabilir ve bu konudaki araştırmalar henüz devam ediyor.