Çay içmek konusunda bizimle kimse yarışamaz. Dünya’da kişi başına en çok çay içilen memleketin Türkiye olduğunu istatistikler gösteriyor. Dünyanın büyük çoğunluğu çayı yeşil çay olarak tükettiği halde Türk çayı dediğimiz Karadeniz bölgesinin özel ve kaliteli çat bitkilerinden üretilen çayımız bir tür siyah çay. Türk çayı, hiçbir kimyevi madde ile ilaçlanmadan tamamen tabii şartlarda büyüyor ve fazla olgunlaşmadan taze olarak toplanıp işleniyor. İçimi güzel ve yumuşak olan Türk çayının sağlığa da birçok faydaları var. Şimdi bu faydalar neler ve çay neye iyi gelir, göreceğiz ve neden çay içmenin iyi bir alışkanlık olduğunu anlayacağız.
Çayın en çabuk kendini gösteren faydası yorgunluğu alması. Sabah kalkınca, işte, evde, akşam, sabah, hepimizin en büyük derdi yorgunluk. Yorgunluğun başka sebepleri de var tabiki. Mesela B12 eksikliği, stres ve az uyuma gibi sebepleri bulup onları da gidermek daha verimli bir gün geçirmek için elzem ama çayın da bize hızlı bir çözüm olduğunu unutmayalım. Çay, kafein adı verilen beyni uyaran bir maddeyi içeriyor. İtidal ile tüketildiğinde bir zararı olmayan bu kafein maddesi beyinde yorgunlukla ilgili hücreleri durduruyor, kasların enerji ürtemesini ve kan akışının hızlanarak dokulara daha çok oksijen gitmesini sağlıyor. Kısaca, bir bardak çay uyuşuk bir haldeki insanı yarım saat içinde harekete hazır hale getirme potansiyeli ne sahip. Size de bu potansiyeli kullanmak kalıyor.
Çayın ikinci önemli faydası çağın problemi obezite ve onun beraberinde getirdiği metabolik hastalıklarla mücadele etmesi. Çay ve bilhassa siyah ve demli çay, güçlü bitkisel bileşikler içerir. Bunlar bağırsak çeperinden emilimi azaltan maddelerdir ve kolesterol, yağ ve karbonhidratların kana geçmesini yavaşlatırlar. Çayın bu özelliği çok işe yarayacak bir şey çünkü hiç birimiz yağ, kolesterol ve şeker istemiyoruz ama yediklerimizin çoğu bu maddeleri gereğinden fazla içeriyor. İşte çayın faydası bunlara karşı adeta bir kalkan vazifesi görüp kalorilere “dur” demesi. Şimdi şaşkınlık içinde çay zayıflatırmı, diye soranlara “kesinlikle evet” diyoruz çünkü çay fazla kiloları engellemekle kalmıyor, şekeri ve kolesterolü düşürüyor ve kalbi koruyor.
Çayın zararları nelerdir, diye soranları genelde herkesin verdiği hızlı cevap dişlerin sarartmasıdır. Bunda doğruluk payı var. Çayın rengini veren pigmentler ne yazık ki dişleri de boyama özelliğine sahip. Ancak, bu çayın dişlere ve ağıza zararlı olduğunu göstermiyor. Tam tersine çay içenlerde ağız ve diş sağlığı korunuyor çünkü çaydaki renk verici maddeler dişleri çürüten ve ağız kokusu yapan bakteri ve mikropların can düşmanı. Siz ne zaman çay içseniz ağızınız adeta dezenfekte oluyor ve mikroplardan arınıyor. Eğer şekersiz çay içerseniz dişlerinize tam bir koruma sağlamış olursunuz ve bunu yapmanızı tavsiye ederiz.
O kadar yazdık ama çayın faydaları henüz bitmedi ve bitecek gibi de değil. Bu yüzden çayın bir daydasını daha yazıp bu yazıyı sonlandıracağız ve bu faydası hepimizi yakından ilgilendiriyor çünkü çayın çağın vebası ile ilişkisini açılayacağız. Her ne kadar sıcak çayın kanser yaptığı bir gerçek olsa da ılık içilen ve boğazı yakmayan çay her türlü kanseri önlüyor. Zira çay antioksidan olup hücre bozulmalarını engelleyen ve bağışıklık sistemini desteklyen bir içecek. Bu yüzden şekersiz ve ılık çay içenlerde kanser riskinin düştüğünü söylemek hiç de yanlış değil.
Çayın en çabuk kendini gösteren faydası yorgunluğu alması. Sabah kalkınca, işte, evde, akşam, sabah, hepimizin en büyük derdi yorgunluk. Yorgunluğun başka sebepleri de var tabiki. Mesela B12 eksikliği, stres ve az uyuma gibi sebepleri bulup onları da gidermek daha verimli bir gün geçirmek için elzem ama çayın da bize hızlı bir çözüm olduğunu unutmayalım. Çay, kafein adı verilen beyni uyaran bir maddeyi içeriyor. İtidal ile tüketildiğinde bir zararı olmayan bu kafein maddesi beyinde yorgunlukla ilgili hücreleri durduruyor, kasların enerji ürtemesini ve kan akışının hızlanarak dokulara daha çok oksijen gitmesini sağlıyor. Kısaca, bir bardak çay uyuşuk bir haldeki insanı yarım saat içinde harekete hazır hale getirme potansiyeli ne sahip. Size de bu potansiyeli kullanmak kalıyor.
Çayın ikinci önemli faydası çağın problemi obezite ve onun beraberinde getirdiği metabolik hastalıklarla mücadele etmesi. Çay ve bilhassa siyah ve demli çay, güçlü bitkisel bileşikler içerir. Bunlar bağırsak çeperinden emilimi azaltan maddelerdir ve kolesterol, yağ ve karbonhidratların kana geçmesini yavaşlatırlar. Çayın bu özelliği çok işe yarayacak bir şey çünkü hiç birimiz yağ, kolesterol ve şeker istemiyoruz ama yediklerimizin çoğu bu maddeleri gereğinden fazla içeriyor. İşte çayın faydası bunlara karşı adeta bir kalkan vazifesi görüp kalorilere “dur” demesi. Şimdi şaşkınlık içinde çay zayıflatırmı, diye soranlara “kesinlikle evet” diyoruz çünkü çay fazla kiloları engellemekle kalmıyor, şekeri ve kolesterolü düşürüyor ve kalbi koruyor.
Çayın zararları nelerdir, diye soranları genelde herkesin verdiği hızlı cevap dişlerin sarartmasıdır. Bunda doğruluk payı var. Çayın rengini veren pigmentler ne yazık ki dişleri de boyama özelliğine sahip. Ancak, bu çayın dişlere ve ağıza zararlı olduğunu göstermiyor. Tam tersine çay içenlerde ağız ve diş sağlığı korunuyor çünkü çaydaki renk verici maddeler dişleri çürüten ve ağız kokusu yapan bakteri ve mikropların can düşmanı. Siz ne zaman çay içseniz ağızınız adeta dezenfekte oluyor ve mikroplardan arınıyor. Eğer şekersiz çay içerseniz dişlerinize tam bir koruma sağlamış olursunuz ve bunu yapmanızı tavsiye ederiz.
O kadar yazdık ama çayın faydaları henüz bitmedi ve bitecek gibi de değil. Bu yüzden çayın bir daydasını daha yazıp bu yazıyı sonlandıracağız ve bu faydası hepimizi yakından ilgilendiriyor çünkü çayın çağın vebası ile ilişkisini açılayacağız. Her ne kadar sıcak çayın kanser yaptığı bir gerçek olsa da ılık içilen ve boğazı yakmayan çay her türlü kanseri önlüyor. Zira çay antioksidan olup hücre bozulmalarını engelleyen ve bağışıklık sistemini desteklyen bir içecek. Bu yüzden şekersiz ve ılık çay içenlerde kanser riskinin düştüğünü söylemek hiç de yanlış değil.